Sezgisel beslenme yaklaşımının tanımlanması ve geliştirilmesi bundan 28 sene öncesine dayanmaktadır. Klinik diyetisyenler Evelyn Tribole ve Elyse Resch bu yaklaşımın savunucularıdır. Beslenme ve diyetetik alanında diyet dışı yaklaşım, akıllıca yeme, bilinçli yeme gibi farklı tanımlarıyla da karşılaşmak mümkündür. Açlık ve tokluğa ilişkin fizyolojik mesajların ve duygusal ihtiyaçların beden ve aklın uyumuyla doğru şekilde algılanması ve karşılanması temelini oluşturmaktadır. Bireyle birlikte ona özgü gelişen ve değişen bir yolculuktur.
Sezgisel beslenme yaklaşımı 10 prensipten oluşmaktadır. Genel olarak bu prensipler incelendiğinde diyet mantalitesini reddettiği görülmektedir. Düşük kalorili diyetlerle kısa vadede alınan sonuçların ilerleyen dönemlerde etkisini yitirdiği, fiziksel ve ruhsal anlamda da olumsuz sonuçlar ortaya koyduğu, ağırlık kazanımı ve kaybı yönünden bireyi kısır bir döngü içerisine sürüklediği bulgularına dikkat çekmektedir. Bunlara ek olarak besinlerle sağlıklı ilişkiler kurmak, olumsuz duygular kişiyi yiyeceklere yönlendirdiğinde bununla baş edebilmek için farklı yöntemler geliştirmek konusunda yol gösterici bir rehber niteliğindedir. Sürdürülür bir beslenme davranışının kazanımının yanında psikosoyal anlamda da bireyin farkındalığını artırması, özsaygı ve özşefkatini pekiştirmesi, sağlıklı bir beden algısına sahip olması gibi konuları da ele almaktadır. Egzersizi de bu prensipler arasına dahil ederek bütünsel sağlık anlayışına dikkat çekmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlık tanımında geçen tam bir iyilik halini gerçekleştirme yolunda etkili bir yaklaşım olduğunu söylemek mümkündür.
Bireyin merkezinde olduğu, bütüncül sağlığın sürdürülmesi ve korunmasının amaçlandığı bu yöntem ile yeme bozuklukları riskindeki azalma birçok araştırmada ilişkilendirilmektedir. Metabolik bozuklukların meydana gelmesine ilişkin biyokimyasal parametrelerde de iyileşmelere katkı sağladığı çalışmalarla desteklenmektedir. Birincil olarak ağırlık kaybını hedeflememektedir ve literatürde buna ilişkin yürtülen çalışmaların çelişkili sonuçlarına rastlanmaktadır. İdeal beden kitle indeksine sahip bireylerin sezgisel yeme davranışını kolaylıkla yönetebildiği veya bu yaklaşımı benimseyen bireylerin zayıflamaya yönelik diyet müdahalelerine başvurma oranının düşük olduğu belirtilmektedir. Buna karşılık, aşırı kilolu ve obez sınıfında yer alan bireylerde kısıtlı diyet uygulamalarının, sezgisel beslenmeye göre beden kütle indeksi ve beden ölçülerinde anlamlı düşüşlerin kaydedilmesinde etkili olduğu görülmektedir.
Farkındalıklı Yemenin (Mindful Eating) Ağırlık Yönetimindeki Rolü
Farkındalıklı yeme ise ne yenildiğine değil yeme davranışının nasıl gerçekleştiği temeline dayanmaktadır. Tüm duyularla o anda olmak ve yemeğin kokusunu, dokusunu, tadını hissederek beslenmektir. Bu yaklaşım yiyecekleri yavaşça, ağızda bıraktığı hissi, çıkardığı sesleri düşünerek yemeyi; doygunluğu hissetmeyi vurgulamaktadır. Kontrol bireydedir ve tüm süreç boyunca bedeni ve hislerine bağlı olarak hareket etmektedir. Tabii, bunun sağlanmasında ortamın dikkat dağıtıcı uyaranlarla odaklanmayı etkilemeyecek şekilde seçilmesi de önem taşımaktadır. Açlığın giderilmesinden çok vücudu beslemek, her manada doygunluk hissine ulaşmak kavramlarıyla öne çıkmaktadır. Bu yönüyle sezgisel beslenmenin dahilinde olan açlık ve tokluk sinyallerinin farkındalıkla yorumlandığı, yemeyi ritüel haline getiren, bedenle birlikte ruhun beslediğinin de farkına varıldığı bir anlayış şeklinde de tanımlanabilmektedir.
Farkındalıklı yeme müdahalelerinin sonuçlarının tartışıldığı çalışmalarda, porsiyon kontrolünün sağlanmasında ve enerji değeri yüksek besinlerin daha az sıklıkta tüketilmesinde bu yöntemin etkili olduğu ileri sürülmektedir. Buna ek olarak, ağırlık kaybını hedefleyen diyet ve egzersizin yer aldığı müdahaleler algısal, bilişsel ve duyusal farkındalığın arttırılmasıyla ilişkilendirildiğinde daha anlamlı sonuçlar ortaya koymakta, ağırlık kaybının korunumuna da katkı sağlamaktadır.
Sonuç olarak, insanı değerli ve biricik kılan her yaklaşım gibi sezgisel ve farkındalıklı yeme davranışı da kişiye birçok yönden fayda sağlamaktadır. Bu olumlu etkileri bireyin sadece beslenme planında değil, hayata ve kendine bakışında da görebilmek mümkündür.
Yazan: Uzm. Dyt. Başak Karataş