Romantik ilişki kavramı, bireylerin genellikle özgür şekilde seçtiği ve tutku, sevgi, bağlılık, yakınlık, paylaşım duygularını yaşayabildiği bir tanımı ifade etmektedir. Kişiler ilişkiye uzun süreli bir beraberlik beklentisi ile başlasalar dahi, ilişkilerin süresi konusunda, çoğunlukla ilişkiyi yaşarken, ne kadar doyuma ulaştıkları ya da beklentilerinin karşılanamaması belirleyici olmaktadır.
Partnerler belli bir zaman sonra kendi öznel pencerelerinden, beraberliklerinin kalitesi konusunda bir değerlendirmede bulunarak, şahsi mutlulukları, iyilik halleri, bu beraberliğin gelecek vaat edip etmediği konusunda bir değerlendirmeye varmaktadırlar.
Kişilerin Ruhsal Sağlık Durumlarının İlişki Tatminine Etkisi
Kişilerin şahsi ruhsal sağlık durumları, depresyon, kaygı, ya da kişilik bozukluğu vb. sorunlarla baş ederken, bir yandan da ilişki içerisinde var olma çabaları, ilişkinin yaşanma biçimine etki etmektedir. Çünkü bireyin olaylar, duygular, tepkiler karşısında duygusal stabilizasyonununnve gücünün yüksekliği, sorun oluştuğu anlarda mantıklı ve sakin çözüm yolları ile sonuca ulaşabilmesini sağlayacağından ilişkide kişilerin içinde bulunduğu psikolojik ruh hali fazlaca etkilenmektedir. Ayrıca bireylerin akılcı olmayan inanç ve otomatik düşüncelere sahip olması, yaşanılan olayları algılama biçimini de değiştirerek, ilişki uyumunu zayıflatabilecektir.
Romantik İlişkilerde Duyguların İlişki Tatminine Etkisi
- Güven Duygusu
Bağlılığın temel taşlarından olan güven, ilişkinin kalitesini belirlemenin yanında, – karşılıklılık- ilkesi ile birlikte ilişkiyi büyüten, diğer yaşanan duyguları da daha anlamlı hale getiren en önemli yapı taşlarından biridir. Söylenen yalanlar, saklanan durumlar, partnerinizin size olan inancının kaybolmasına sebep olacaktır. Dürüst bir tavrı amaç edinerek, iletişim ve davranışlara bunu yansıtarak yaşanan ilişkilerde, bireyler kendilerine saygı gösterildiği hissini de yaşayacağından çok yönlü bir tatmin söz konusu olacaktır.
- Sevgi
Romantik ilişkilerin yaşanmasının belki de en önemli amacı olan sevgi paylaşımı ve mutluluk, insan olmamızın da kaçınılmaz ihtiyaçlarından biridir. Hayatı paylaşmak, zamanla kişilerin birbirini daha yakından tanıması, güzel ve zor günlerde birbirinin yanında ve destek olmak hissedilen güzel duyguların ve hazzın artmasını sağlar. Sevginin en renkli paylaşımlarından biri olan cinsellikte ortak bir dilin kullanılması, kişilerin birbirini yakından tanımak ve memnun etmek için çaba harcaması kadın ve erkeğin ilişkide var olduğunu hissedebilmesi için önemlidir. Romantizmin tanımı kişiden kişiye değişmekle birlikte, kaliteli zamanların arttırılmasını sağlayan her türlü araç ve faaliyet, ilişkide yaşanan sevginin de geliştirilmesine fayda sağlayacağından mutlu anların sayısını artıracaktır.
- Öfke
Süreç içerisinde uzun seneler boyunca problem yaşamamak, karşı fikirlere sahip olmamak mümkün değildir. Zaman zaman bireylerin kendi iç dünyalarına bağlı olarak duygularının yükselmesi, hatta öfke duymaları normaldir. Mühim olan hem olumlu hem olumsuz duygu geçişlerinde ilişkinin sağlığını korumak için, dengeli ve seviyeli tepkilerden uzaklaşmamak önemli olacaktır. İletişimi dar boğaza sokan en güçlü duygulardan biri olan öfke, bireylerin şahsi gelişmişlik düzeyine bağlı olarak kontrol altına alınabilir yahut alınamaz. Kontrol altına alamayan kişinin, kendi gelişim sürecinde bu konuyu sadece ilişkisi için değil, kendi hayatı için de çözmesi gerektiğinin farkına varması önemlidir.
Kültür, eğitim, yaş, cinsiyet, mizaç vb. farklılıklar kişilerin her an her konuda aynı fikirde olamamasına zemin hazırlar ve bu gayet doğaldır. Ancak yapıcı olmayan, yıkıcı ilerleyen tartışmaların sayısındaki artış ve öfke, kişilerin hissettikleri sevgi ve aralarındaki bağı da zedeleyeceğinden ilişkiden alınan doyumu olumsuz yönde etkileyecektir.
- Kıskançlık
Uzlaşmazlığa düşülen her konuda özellikle kıskançlık gibi riskli ve duyguların kontrolünün zor olduğu anlarda, çiftin birbirini sabırla anlama ve kendisini anlatma konusunda istekli olması gereklidir. Duygularınız konusunda açık ve anlaşılır olduğunuz takdirde karşılıklı sınırlarınızı çizmek kolaylaşacaktır. Kıskançlık ve sınırlar konularında konuşarak ortak kuralların belirlenmesi hem pratik hem anlamlı bir ilerleme sağlar.
Geçmişte yaşadığınız kötü tecrübeler, ebeveynleriniz ile güvenli bağlanmanın gerçekleşmemiş olması, benlik ve öz değer kavramlarınızın tam oturmamış olması vb. sebeplerle özel ilişkilerinizde kendinizi değerli ve sevilebilir algılamadığınızdan partneriniz ile ilgili olarak şüpheci, huzursuz bir tutum içine girebilirsiniz. Aynı şekilde, ailenizden göremediğiniz sevgi ve güveni, aşırı beklenti ile partnerinizden beklediğinizde, partnerinizin farklılaşan tavırlarını onun da ayrı bir hayatı olduğunu unutarak her zaman üzerinize alınıp kaygılanabilirsiniz. Bu tutumlar, ilişki dengesi üzerinde zedeleyici bir etki yaratabileceğinizden, partnerinizin aşırı sorumluluk altında ezilip kendisini bir eş değil, ebeveyn gibi görmesine ve sizden uzaklaşmasına vesile olabilir.
Öneriler
Öncelikle ilişkinin sağlıklı olabilmesi için, bireylerin ayrı ayrı sağlıklı olmasının önemi unutulmadan, herkesin kendi gelişimi ve sonrasında da ilişkiler içerisinde mutlu olabilmesi, kendisini tanıyabilmesi için ihtiyaç hissettiği ruhsal sıkıntılı alanlarda ya da akılcı ilişki yöntemlerini öğrenmek adına psikolojik destek alması yararlı bir adım olacaktır.
Açık, samimi, nezaketli bir iletişim ile karşı taraftan, ilişkiden ve gelecekten beklentilerinizi partnerinizle paylaşmanız, yolunuzu kısaltacağından 2 tarafın da mutluluk yolunda amacına ulaşmasını kolaylaştıracaktır. Araştırmalar göstermektedir ki, geleceğe dair ortak hayallere, hayata dair benzer vizyonlara sahip çiftlerin ilişkileri daha uzun süreli ve mutlu devam etmektedir.
Sorun ya da anlaşmazlık oluştuğunda sakin, geçmiş tecrübelerden de ders çıkarılarak sergilenen yaklaşımlar, gerektiğinde tartışmaya ara verip daha uygun bir zamanda devam etmek kriz anlarında neler yapılabileceğine dair gerekirse bir psikologdan destek alınarak verilen ortak kararlar, problemli dönemlerin daha kontrollü atlatılmasını sağlayacak ve ilişkiye olan güveni arttıracaktır.
Kendiniz kadar hayat arkadaşınızın da kişisel özellikleri, ilişkiden beklentileri, hassas olduğu konular hakkında bilgi sahibi olmak, onun mutluluğu, huzuru için de emek vermek, ilişkinin temel gerekliliklerindendir.
Kişiler partnerlerinin şahsi alanlarına saygı duyarak, aşırı beklenti içine girmeden, ilişki dışında da arkadaş ortamları, iş hayatı vb. var olabilmelerine olanak sağlayan, tutsaklığa dönüşmeden herkesin birey olarak hayatında var olabildiği ilişkiler olgun ve gelişmiş ilişkilerdir.
Güzel ve sağlıklı günlerde olduğu gibi zor zamanlarda da birbirinin elinden tutan, destek verebilen, sorunlara birlikte göğüs geren çiftlerin, bu zor dönemler aşıldıktan sonra birbirlerine daha da güçlü bir bağ ile kenetlendiği unutulmamalıdır.
Son olarak ilişkinizde gereken çabayı gösterdikten ve belli bir zaman verdikten sonra eğer bir gelişme kaydedemiyorsanız, hayatınızdan ödün verdiğinizi unutmadan bazen ayrılığın da sağlıklı bir seçim olduğunu kendinize hatırlatmalısınız. Eğer sağlıksız bir ilişkide ısrarla devam etmek zorunda hissediyorsanız bunun altında yatan şahsi sıkıntılarınızı analiz etmek için bir uzmandan destek almalısınız.