Kaygı, endişe, stres gün içinde hepimizin yaşadığı sıradan duygulardır. Ancak anksiyete bozukluğu yaşayan kişilerin yaşadığı bu duyguların dereceleri normal bir hayat sürdürmelerine engel olabilecek düzeydedir.
Anksiyete bozuklukları, insanın çevresel veya içsel koşullara verdiği bir çeşit yanıtlar bütünü olan anksiyetenin bir bozukluk olarak ortaya çıkması halidir.
Anksiyete hastalık değil
Öncelikle anlaşılması gereken şey, anksiyetenin bir hastalık değil, içsel durum ve çevresel koşulların belirlediği bir çeşit pozisyon alma ya da çevreye reaksiyon verme durumu olduğudur. Çevresel koşullar zorlaştığı oranda anksiyete yanıtının daha şiddetle ortaya çıkmasını bekleriz. Bozukluk olarak kabul edilmesi gereken durum, bu ilişkinin bozulması, anksiyete yanıtının devreye girmesinin koşullarla ilgisiz hale gelmesidir. Anksiyete bozuklukları ön planda olan belirtilere göre alt gruplara ayrılır. Panik ataklar ya da panik bozukluk, anksiyete bozukluklarının bir alt grubudur. Yaygın anksiyete bozukluğu ve fobik anksiyete bozuklukları da farklı belirtilerin ön planda olduğu anksiyete bozuklukları olarak sayılabilir.
Analizin iyi yapılması gerekiyor
Anksiyete bozukluklarının belirtileri, anksiyete yanıtının belirtileriyle aynı olmakla beraber klinik olarak bozukluk diyebilmek için psikiyatrik muayene sırasında bunun normal bir anksiyete yanıtı olup olmadığını ayırmak gerekir. Anksiyete yanıtının belirtileri hepimiz için aşağı yukarı standarttır. Bunu kabaca, organizmanın tepki vermeye daha hazır olması hali olarak tarif edebiliriz. Anksiyete yanıtı ne kadar şiddetle devredeyse duygusal ve fiziksel olarak tepki verme potansiyeli o kadar artar.
Belirtisi kulak çınlaması olabilir
Belirtileri fiziksel ve duygusal belirtiler olarak ikiye ayırırsak, kalp atışlarında hızlanma ve çarpıntı hissi, kan basıncında “oynamalar, midenin çalışmasında yavaşlama, asit salgısında artma, yemek borusunun kasılması, yutma güçlüğü ve nefes alamıyormuş gibi hissetme, bağırsak alışkanlıklarında değişiklikler, ağız kuruluğu hissi, sık idrara gitme isteği, tekrarlayan deri problemleri, kaşıntı, ürtikerler, baş dönmesi ve denge kaybı hissi, kulak çınlaması standart fiziksel belirtilerdir. Fiziksel yapımızın özelliklerine göre bu belirtilerden bazıları ön planda olabilir ya da ön plana çıkan belirtiler zaman zaman değişir. Dikkat dağınıklığı, konsantre olamama, çabuk heyecanlanma, çabuk kızma gibi duygularda keskinleşme, unutkanlık önemli ruhsal belirtilerdir.
Kadınlarda daha fazla görüldüğüne inanılıyor
Anksiyete bozuklukları sıklık olarak erkek ya da kadın arasında ya da ırklara ve sosyoekonomik duruma göre farklılık göstermez ancak zaman zaman anksiyete semptomlarının da bozukluk gibi ele alınması nedeniyle sosyoekonomik açıdan zor koşullarda yaşayan gruplarda daha sık görüldüğüne dair inançlar vardır. Anksiyete bozukluklarının kadınlarda daha sık göründüğü inancı bu nedenle olabilir.
Anksiyete bozukluğu genellikle depresyonla birlikte görülüyor
Anksiyete bozuklukları başlı başına bir bozukluk olarak görülebildiği gibi başka bir takım psikiyatrik bozukluklarla birlikte de görülebilir. Depresyon ve anksiyete bozuklukları sık sık bir arada görülen iki psikiyatrik bozukluktur. Bununla beraber pek çok psikiyatrik bozuklukta anksiyete belirtileri o bozukluğa bağlı olarak ortaya çıkabilir. Örneğin psikotik hastalıklarda, demans sürecinin başlangıç dönemlerinde, ağır stres reaksiyonu ve uyum bozukluklarında anksiyete semptomları sıkça görülür ama bu durum anksiyete bozukluğu olarak ele alınmaz.
Tedavide davranışçı terapilere de başvuruluyor
Anksiyete bozukluklarının tedavisinde öncelikle bazı ilaçlardan faydalanılır. Davranışçı terapilerin de anksiyete bozukluklarının kontrolünde faydalı olduğu gösterilmiştir.